20 Ocak 2025’te yemin ederek ikinci kez ABD Başkanı olarak göreve başlayan Donald Trump, hızlı ve etkili bir başlangıç yaptı. Seçim kampanyasında “Amerika’yı Yeniden Güçlü Yapacağız” sloganıyla yola çıkan Trump, ekonomi, göç, güvenlik ve dış politika konularında büyük vaatlerde bulunmuştu. Ancak bu vaatlerin bir kısmı daha ilk ayda gündeme gelen olaylarla ters düştü ve büyük tartışmalara yol açtı.

Ekonomiyi güçlendirme ve fiyatları kontrol altına alma hedefiyle göreve başlayan Trump, enflasyonun yükselmesi ve gıda fiyatlarının artmasıyla karşı karşıya kaldı. Ayrıca, göçmenlere yönelik sert önlemler, federal kurumları yeniden yapılandırma hamleleri ve dış politikada yapılan radikal değişiklikler ülke içindeki ve uluslararası alandaki dikkatleri üzerine çekti.

Peki, Trump’ın ilk ayında atılan bu adımlar ABD’yi nasıl etkiledi?

Ekonomik Vaatler ve Gerçekler: Fiyatlar Yükseldi, Beklentiler Karşılanamadı

Trump’ın seçim kampanyasında vaat ettiği en önemli konulardan biri enflasyon oranlarını düşürmek ve temel tüketim maddelerinin fiyatlarını düşürmekti. Ancak Ocak ayında yapılan açıklamalar, bu vaatlerin kısa vadede gerçekleşmeyeceğini ortaya koydu. Enflasyon %3’e yükselirken, gıda fiyatları da %0.5 oranında artış gösterdi. Özellikle yumurta, et ve süt gibi temel gıda ürünlerinde fiyatların zirveye ulaşması dikkat çekti.

Trump yönetimi bu sorunu çözmek amacıyla, ticaret partnerleri olan Çin ve diğer ülkelere ek gümrük vergileri getirdi. Ancak bu önlemler, ithalat fiyatlarının artmasına ve dolayısıyla ürünlerin daha pahalı hale gelmesine yol açabilir. Trump yönetiminin, ekonomiyi dengelemek için nasıl bir yol izleyeceği ise hala belirlenmiş gözükmüyor.

Federal Kurumlarda İşten Çıkarmalar: Etkisiz Reformlar ve Beklenmedik Sonuçlar

Trump, hükümet harcamalarını azaltma ve federal yapıyı daha verimli hale getirme amacıyla bazı kamu kurumlarında işten çıkarmalar gerçekleştirdi. Ancak bu süreç beklenmedik ve olumsuz sonuçlar doğurdu.

Örneğin, Tarım Bakanlığı’nda kuş gribi uzmanlarının görevine son verilmesi, olası bir salgın durumunda ülkenin hazırlıksız kalmasına neden olabilir. Benzer şekilde, Ulusal Nükleer Güvenlik İdaresi’nde yapılan personel kesintileri, ülkenin nükleer güvenliği konusunda soru işaretlerine yol açtı.

Havacılık sektöründe de benzer kayıplar yaşandı. Uzman sayısının azalması, uçuş güvenliği konusunda risk oluşturabileceği gibi, bazı kazaların bu eksikliklerle ilişkili olabileceği öne sürülüyor.

Göçmen Politikaları: Sert Adımlar ve Uluslararası Tepkiler

Trump, göçmenlik politikalarını daha da sertleştirdi. Yeni bir kararname ile doğum yoluyla vatandaşlık hakkını kaldırmayı hedefledi, ancak bu girişim federal mahkemeler tarafından anayasaya aykırı bulunarak durduruldu.

Bunun yanı sıra, bazı göçmenlerin Guantanamo Körfezi’ne gönderildiği iddiaları gündeme bomba gibi düştü. Trump’ın bu adımı, uluslararası toplumdan büyük tepki toplarken, ABD’nin göçmen politikalarındaki sert yaklaşımını bir kez daha gözler önüne serdi.

Sınır güvenliği konusunda da önemli bir değişim yaşandı. Trump, Meksika sınırında “ulusal acil durum” ilan ederek, mülteci kabulünü dört ay boyunca durdurdu. Bu, göçmenlere yönelik daha katı bir yaklaşımın sinyallerini verdi.

Dış Politika: Kanada ABD’ye Katılabilir Mi?

Trump’ın dış politikadaki en sıra dışı çıkışı, Kanada’nın ABD’ye katılması fikri oldu. Birçok kişi bu öneriyi şaka olarak görse de Trump, bu konuda ciddi olduğunu belirtti.

Diğer bir dikkat çeken açıklama ise Gazze’ye yönelikti. Trump, bölgedeki Filistinlilerin çıkarılması ve bu alanın yeniden yapılandırılması gerektiğini ifade etti. Bu öneri, uluslararası alanda büyük bir tartışma yarattı.

Bununla birlikte, Trump yönetimi Rusya ile ilişkilerini güçlendirmek için adımlar attı. Ukrayna ve Avrupa Birliği’ni ise ikinci plana atarak, daha fazla etkileşim ve işbirliği sağlamak istediklerini belirttiler. ABD’nin dış politikada nasıl bir yol izleyeceği ve diğer küresel güçlerle ilişkilerinin nasıl şekilleneceği belirsizliğini koruyor.

Sosyal Politikalar: Toplumsal Değişim ve Koruyucu Hamleler

Trump, sosyal alanda da büyük bir değişim başlattı. En dikkat çeken adımlarından biri, trans bireylerin orduya katılımının yasaklanması oldu. Ayrıca, federal belgelerde yalnızca “erkek” ve “kadın” cinsiyetlerinin tanınmasını öngören bir politika uygulamaya koydu.

Bunun dışında, federal çalışanların e-posta imzalarından zamirlerin kaldırılması talimatı verildi. Bu, kimlik politikaları ve toplumsal cinsiyet tartışmalarını yeniden gündeme getirdi ve birçok kesim tarafından eleştirildi.

Bu hamleler, ABD’deki koruyucu değerleri savunan gruplar tarafından desteklenirken, liberal ve ilerici topluluklardan büyük bir tepki aldı. Bu politikaların ülke içindeki toplumsal yapıyı nasıl etkileyeceği ise önümüzdeki dönemde netleşecek.

Küresel Piyasalar ve İç Ekonomi

Trump’ın ekonomi politikaları, küresel piyasaları da etkiledi. Avrupa hisse senetlerinde bir yükseliş görüldü, ancak ABD’nin ticaret ortaklarıyla ilişkilerde gerilim artmaya başladı. Yeni gümrük tarifeleri, ABD içindeki bazı sektörlerde maliyetlerin yükselmesine yol açabilir.

ABD hükümeti, iç tüketimi artırmak için çeşitli teşvik paketleri üzerinde çalışıyor. Ancak, artan vergi yükü ve hükümet harcamalarındaki kesintiler, ekonominin uzun vadede büyümesini engelleyebilir.

Önümüzdeki aylarda Trump’ın ekonomik vaatlerinin nasıl şekilleneceği ve bu politikaların ABD ekonomisinde ne gibi sonuçlar doğuracağı merakla bekleniyor.

Trump’ın ikinci döneminin ilk ayında yaşanan bu değişiklikler, ülke içinde ve dünyada geniş yankı uyandırdı. Şu anda atılan adımların uzun vadeli etkileri zamanla daha net bir şekilde görülecek.

Peki, Trump’ın aldığı bu kararlar ABD’yi daha güçlü kılacak mı, yoksa yeni krizlere mi yol açacak? İlerleyen zamanlarda göreceğiz.